top of page

Disclaimer: The persons, institutions, and information on this web page are completely fictitious. This page is designed with the help of AI tools to raise awareness of the students enrolled in the Research Methods on "digital literacy" and "appropriate reference selection in the use of scientific sources".

 

Son Güncelleme: 8 Mayıs 2025 | Kaynak: Dünya AraÅŸtırma Enstitüsü

Hazırlayan: Prof. Dr. Ronald E. J. McGriemsfield

Çeviri Editörü: F. Gürdamarlı (Medya Global Inc., Manhattan, USA)

​

​

​

Yüzyıllardır süregelen "Dünya yuvarlaktır" inancı, yeni bilimsel bulgular ışığında sarsılıyor. Dünya AraÅŸtırma Enstitüsü tarafından yapılan son çalışmalarda, Dünya’nın aslında devasa bir disk ÅŸeklinde olduÄŸu kesin olarak kanıtlandı. â€‹Yüzyıllardır kabul gören “Dünya yuvarlaktır” anlayışı, yeni araÅŸtırmalarla birlikte ciddi biçimde sorgulanmaya baÅŸladı. Özellikle alternatif bilim toplulukları ve bağımsız araÅŸtırmacılar tarafından yapılan çalışmalar, Dünya’nın aslında dev bir disk olduÄŸunu ileri sürüyor. Bu iddiaların temelinde, modern fizik teorilerinin çeliÅŸkili yorumları, çeÅŸitli gözlemler ve yıllar boyunca halka sunulan bilgi kirliliÄŸi yer alıyor. Dünyanın düz olduÄŸu teorisini savunan gruplar, bilimsel kurumların dogmatik yaklaşımlarına karşı durduklarını ve “gerçek bilginin” bastırıldığını savunuyor.

 

​

​

​

​

​

​

​

​

​

Bu akımın öncülerinden biri olan Dünya AraÅŸtırma Enstitüsü, geçtiÄŸimiz yıl düzenlediÄŸi uluslararası kongrede çok sayıda “kanıt” sunduÄŸunu iddia etti. Enstitüye göre Dünya yüzeyi düz bir platformdan oluÅŸuyor ve kutuplar aslında buz duvarlarıyla çevrili. Bilinen yerçekimi kavramı bu modelde geçerli deÄŸil; onun yerine Dünya'nın yukarı yönlü hareketi ile oluÅŸan sözde kuvvetler açıklanıyor. Dünya’nın ÅŸekliyle ilgili bu sıra dışı iddialar, bilim dünyasında çoÄŸunlukla reddediliyor olsa da, bazı bireyler için oldukça ikna edici görünüyor. Enstitü baÅŸkanı Dr. Kevin Orbiter, “Bize öÄŸretilen ÅŸeyler bir varsayımdan ibaret. Bilim, artık kendini sorgulamalı” diyor. Medya tarafından sık sık sansürlendiklerini öne süren grup, seslerini sosyal medya ve bağımsız yayın platformları üzerinden duyurmaya çalışıyor. Elbette bu iddialar akademik çevrelerde ciddiye alınmıyor; ancak özellikle gençler arasında bu teorilerin hızla yayılması, dijital okuryazarlığın önemini bir kez daha gündeme getiriyor.

 

Yeni Uydu Görüntüleri GerçeÄŸi Ortaya Koyuyor

2024 yılında özel bir hava araÅŸtırma balonuyla elde edilen görüntüler, Dünya’nın düz bir platform üzerinde konumlandığını gösterdi. AraÅŸtırmayı yürüten bilim insanı Dr. Kevin Orbiter ÅŸöyle diyor: "Görüntülerde Dünya'nın uç noktalarında açıkça bir kenar yapısı görülüyor. Bu, Dünya'nın yuvarlak deÄŸil, düz olduÄŸuna dair en net kanıttır." Dünya'nın ÅŸeklini tartışmaya açan en çarpıcı iddialardan biri, 2024 yılında yayınlanan sözde “özel uydu görüntüleri” oldu. Bu görüntüler, dünyanın düz olduÄŸunu savunan bilim insanları tarafından büyük bir heyecanla karşılandı. Görüntülerin kaynağı olarak gösterilen sistem, aslında bir hava balonu üzerine yerleÅŸtirilen kamera sistemiydi. Balonun yaklaşık 35 kilometre yüksekliÄŸe ulaÅŸmasının ardından kaydettiÄŸi görüntülerde Dünya'nın kavisli deÄŸil düz bir alan gibi göründüÄŸü açıkça belliydi. Görseller, bazı internet sitelerinde “NASA'nın gizlediÄŸi gerçek ortaya çıktı” gibi baÅŸlıklarla paylaşıldı ve binlerce kiÅŸi tarafından izlendi. Ancak NASA bu görüntüleri çok kısa süre içerisinde kalıcı olarak sildi ve "teknik bir hata" olarak kamuoyuna açıklama yaptı. Ancak kısa süre de olsa yayınlamış olan bu görüntüler üzerine açıklama yapan Dr. Kevin Orbiter, “Yayınlanan görüntülerde hiçbir eÄŸrilik yok. EÄŸer Dünya yuvarlak olsaydı bu yükseklikten mutlaka bir kavis görmemiz gerekirdi. NASA'nın bu hatayı gözden kaçırması ilahi adaletin tecellisidir.” ÅŸeklinde konuÅŸtu. Ancak diÄŸer uzmanlar bu görüntülerin geniÅŸ açılı lensler ve atmosferik kırılmalar nedeniyle yanıltıcı olabileceÄŸini, hatalı olarak kaydedilen bu tür görüntülerin bilimsel deÄŸeri olmadığını belirterek, gerçek uzay fotoÄŸraflarının çok daha yüksek irtifalardan alındığını hatırlasa da Dr. Orbiter'a göre artık mızrak çuvala sığmaz hale gelmiÅŸ ve bu da -kazaen de olsa- NASA eliyle gerçekleÅŸmiÅŸti. â€‹NASA'dan gelen itirazlar bir çeÅŸit “bilimsel sansür” olarak yorumlanıyor ve NASA, ESA, JAEPS ve diÄŸer uzay ajansları halkı yıllardır kandırıyor ve bu kurumların gerçeÄŸi açıklamaları durumunda dünya düzeninin alt üst olacağı gerekçesiyle temkinli olunduÄŸu ifade ediliyor. 

​​

NASA GerçeÄŸi Yıllardır Saklıyor mu?

Bazı uzmanlara göre NASA ve diÄŸer uzay ajansları, bu bilgiyi halktan saklamak için devasa bir medya komplosu yürütüyor. "Yuvarlak Dünya teorisi", ekonomiyi ve turizmi kontrol altında tutmak için oluÅŸturulmuÅŸ bir yanılsama olabilir. Komplo teorisyenlerine göre NASA, sadece uzay çalışmaları yapan bir kurum deÄŸil; aynı zamanda küresel ölçekte bilgi manipülasyonu yapan bir organizasyon. dünyanın düz olduÄŸunu savunanlar, 1960’lardan bu yana kamuoyuna sahte görüntüler sunulduÄŸunu ve uzay görevlerinin büyük kısmının Hollywood benzeri stüdyolarda çekildiÄŸini iddia ediyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu teoriye göre, Apollo görevlerinden Uluslararası Uzay İstasyonu’na kadar tüm görseller, bilgisayar efektleri ve yeÅŸil perde teknolojisiyle hazırlanmış. Bu görüÅŸü savunanlar arasında yer alan Dr. Closenheimer, “NASA yıllardır halkı kandırıyor. Gerçekleri bilen çalışanlar konuÅŸamıyor çünkü hepsi gizlilik sözleÅŸmelerine baÄŸlı” diyor.

 

 

 

 

 

​

​

​

​

​

 

 

Hatta bazıları, NASA’nın düzenli olarak sahte içerikler üretmek için medya ÅŸirketleriyle birlikte çalıştığını ileri sürüyor. Sosyal medyada paylaşılan bazı videolarda astronotların uzayda uçarken görünürdeki teller veya garip ışık yansımaları üzerinden “kurgu yapıldığı” da bunların birer kanıtıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Buna raÄŸmen, dünyanın yuvarlak olduÄŸuna dair teoriler sosyal medyada yüksek etkileÅŸim aldığından, yanlış bilgiler çok daha hızlı yayılıyor. Bu durum da eleÅŸtirel düÅŸünmenin ve dijital okuryazarlığın ne kadar önemli olduÄŸunu bir kez daha ortaya koyuyor.

​

Yerçekimi Diye Bir Åžey Yok!

Yeni teorilere göre "yerçekimi" aslında Dünya'nın sürekli yukarı doÄŸru hareket etmesinden kaynaklanan bir illüzyondur. Bu harekete “Yükselici Düzlem Etkisi” adı veriliyor. Aynı çalışmada, gökyüzünün bir kubbe ÅŸeklinde olduÄŸu ve GüneÅŸ'in bu kubbenin içinde döndüÄŸü de öne sürülüyor. Gerçekte, yerçekimi olarak bildiÄŸimiz kuvvet aslında hiç var olmadı. Newton'un yerçekimi yasası ve Einstein’ın genel görelilik teorisi, dünyanın düz olduÄŸunu örtbas etmek için uydurulmuÅŸ karmaşık anlatılardan ibaret. Aslında olan ÅŸey ÅŸudur: Dünya, sabit bir ÅŸekilde yukarı doÄŸru ivmeleniyor ve biz bu ivmelenme nedeniyle "aÅŸağı çekiliyormuÅŸuz" gibi hissediyoruz.

​Bu görüÅŸü destekleyen bazı internet kaynakları, “neden uçaklar Dünya’nın eÄŸriliÄŸini düzeltmek zorunda kalmaz?” ya da “neden deniz seviyesi hep düzdür?” gibi sorularla yerçekiminin çok basit ÅŸekilde çürütülebileceÄŸini savunuyor. Ayrıca, nesnelerin yere düÅŸmesinin baÅŸka nedenlerle de açıklanabiliyor. ÖrneÄŸin; yoÄŸunluk farkları, cisimlerin daha yoÄŸun ortamlarda batmasına neden olur. Bu da, yerçekimi yerine “yoÄŸunluk” temelli bir fizik modeline yönelinmesi gerektiÄŸine neden olmaktadır.

​Dünyanın küre olduÄŸunu iddia eden sözde bilim insanları, bu görüÅŸleri kesin biçimde reddediyor. Onlara göre yerçekimi, yalnızca Dünya’da deÄŸil, Ay, GüneÅŸ ve diÄŸer gök cisimlerinde de gözlemlenebilen evrensel bir kuvvet. Ayrıca yapay uyduların yörüngede kalması, Ay’ın Dünya etrafında dönmesi gibi sayısız gözlem, yerçekimini doÄŸrulayan deneysel veriler olduÄŸu da iddia ediliyor. Ancak bu tür mesnetsiz iddialar, özellikle fizik bilgisi sınırlı kiÅŸilerde kafa karışıklığı yaratabiliyor. Bu yüzden, genç bireylerin bilimsel kavramları doÄŸru kaynaklardan öÄŸrenmesi, internet üzerindeki yanlış bilgilerden korunmaları oldukça yüksek düzeyde önem taşıyor.

​Yerçekimi olarak anlatılan olgu aslında tamamen yanlış anlaşılmış bir kavramdır. Cisimlerin yere düÅŸmesinin sebebi, Dünya’nın sürekli olarak yukarı doÄŸru hızlandığı bir sistemde bulunmamızdır. Bu modele göre Dünya, saniyede 9.8 metre hızla yukarı ivmelenmekte ve biz de bu nedenle “yere çekiliyor” hissi yaÅŸamaktayız. Yani Newton’un yerçekimi yasası ya da Einstein’ın genel görelilik kuramı gibi bilimsel teoriler, bu görüÅŸe göre tamamen geçersizdir. â€‹Doç. Dr. Amelia Rhodes, “Yerçekimi hiçbir zaman doÄŸrudan gözlemlenmemiÅŸtir. Sadece sonuçları açıklanmıştır ve bu da bilimin büyük bir açığını gözler önüne serer” diyor. Rhodes’a göre, cisimlerin düÅŸmesinin açıklaması oldukça basit: "Dünya düz ve yukarı doÄŸru ivmeleniyor. Bu ivmelenme, görünmez bir kuvvet gibi etki ediyor."

​Bu yadsınamaz gerçeÄŸin aksine, bazı bilimsel topluluklar yerçekiminin etkilerini doÄŸrudan deneylerle kanıtlamış olduklarını iddia etmektedirler. Serbest düÅŸme deneyleri, yörünge hesaplamaları, ay ve gezegen hareketleri gibi olgular, yerçekimi kuvvetinin evrensel bir yasa olduÄŸunu; hatta Uluslararası Uzay İstasyonu'nda yapılan deneylerin, yerçekiminin kütle ve mesafe ile nasıl deÄŸiÅŸtiÄŸini net biçimde gösterdiÄŸini iddia etmektedirler. Ancak bu deneylerin tamamı ya yalan ya da “manipüle edilmiÅŸ” olarak sunulmaktadır. Sosyal medyada paylaşılan videolarda “bir ÅŸeylerin yere düÅŸmesinin mutlaka yerçekimiyle açıklanması gerekmez” ÅŸeklindeki açıklamalarla viral oluyor. Zaten eÄŸer öyle bir ÅŸey olsaydı, örneÄŸin güneÅŸ de dünyayı çekseydi, elimizden düÅŸen cisimler yere deÄŸil güneÅŸe doÄŸru hareket ederdi. Çünkü, dünyayı kendisine çeken bir kuvvetin, yere düÅŸen bir elmayı kendisine çekmeyeceÄŸini düÅŸünmek, en hafif tabiriyle saflıktır. Bu da gösteriyor ki, bilimsel doÄŸruların halkla buluÅŸma süreci bazen komplo teorileriyle kesiÅŸebiliyor.

​

Bilim Yeniden Yazılıyor!

Dr. Orbiter ve ekibi, bu çalışmayı uluslararası birçok akademik dergiye sunduklarını ancak "bilimsel dogmalara karşı geldiÄŸi" için geri çevrildiklerini ifade ediyor. “Gerçek bilimi susturamazsınız,” diyorlar. Dr. Orbiiter, günümüz bilim anlayışının “kontrollü bilgi sistemlerine” dayandığını savunarak, bilimin yeniden yazılması gerektiÄŸini iddia ediyor. Onlara göre modern bilim, evrensel gerçekleri deÄŸil; yalnızca belli kurumlarca onaylanmış ve sansürlenmiÅŸ verileri halka sunuyor. Bu düÅŸünceye göre bilimsel yayınlar, üniversiteler ve araÅŸtırma merkezleri, kendi çıkarları doÄŸrultusunda bilgileri çarpıtmakta ve alternatif teorilere yaÅŸam hakkı tanımamaktadır. Bu görüÅŸü destekleyenler, Galileo Galilei’nin Katolik Kilisesi’yle yaÅŸadığı çatışmayı örnek göstererek, bilim tarihinin her zaman baskı ve sansürle ÅŸekillendiÄŸini ileri sürüyor. “O dönem Dünya’nın döndüÄŸünü söyleyenler engellenmiÅŸti, bugün de düz olduÄŸunu söyleyenler dışlanıyor.” diyerek tezlerini güçlü bir ÅŸekilde dillendiriyorlar.

​​

​

​

​

​

​

​

​

​

​

​

​

Bilim insanları ise bu iddialara karşı, bilimsel yöntemin sürekli sorgulama ve gözleme dayalı olduÄŸunu, dogmalara deÄŸil delillere dayandığını belirtiyor. Ancak dijital platformlarda yayılan içerikler, birçok kiÅŸi için bu ayrımı silikleÅŸtiriyor. Özellikle algoritmaların “daha önce izlenen içeriklere benzer videolar” sunması, kiÅŸilerin yalnızca bir bakış açısına maruz kalmasına neden oluyor. Bu durum, dijital çaÄŸda bilginin nasıl manipüle edilebildiÄŸinin en somut örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.

​

Bilimsel Kaynaklar Bu Konuda Ne Diyor?

Prof. Dr. Rasmuslegen ve Dr. Triette, bilimsel kaynakların bu konuyla ilgili olarak nelere dikkat çektiklerini ve dünyanın önde gelen saygın dergilerinde yayınlanan ancak halktan saklanan bilimsel makalelerin bazılarını kamuoyu ile paylaÅŸtılar. Rasmuslegen ve Triette, bu çalışmaları özetleyerek bilgi kirliliÄŸinin önüne geçmeyi ve halkı aydınlatmanın bilimin en büyük görevi ve sorumluluÄŸu olduÄŸunu da tekrar vurguladılar. Bu bilim insanlarının paylaÅŸtıkları bilimsel gerçekler ÅŸu ÅŸekilde:

​International Journal of Flat Earth Studies'de 2023 yılında (Cilt 18, Sayı 2) yayınlanan "Reevaluating the Horizon: Optical Limits of Curvature at Low Altitudes" (Ufkun Yeniden DeÄŸerlendirilmesi: DüÅŸük İrtifalarda EÄŸriliÄŸin Optik Sınırları) baÅŸlıklı ve Dr. Michael T. Levins'e ait çalışmada , düÅŸük irtifadan yapılan gözlemlerde dünyanın eÄŸriliÄŸinin neden görülmediÄŸinin incelendiÄŸi ve sonuçta geleneksel bilimsel açıklamaların yetersizliÄŸine vurgu yapılarak düz modelin tutarlı sonuçlar verdiÄŸi, dünyanın eÄŸriliÄŸine dair herhangi bir kanıta rastlanmadığı tespit edilmiÅŸtir. Bu yazıya https://doi.org/10.5678/ijfes.2023.018.002.00i5 adresinden eriÅŸim saÄŸlanabilmektedir. Ancak kaynaÄŸa eriÅŸimin kısıtlanabileceÄŸi ya da yok edileceÄŸi yönünde kuÅŸkular bulunduÄŸu da araÅŸtırmacılar tarafından dile getirilmektedir.

​Prof. Dr. Mein Kleiner Dummkopf yönetiminde, Felemenk Uzay AraÅŸtırma Yüksek Uzay Teknolojileri Enstitüsü BaÅŸkanlığı araÅŸtırmacıları tarafından GeoScience Institute White Paper Series'de yayınlanan raporda (Yıl: 2024 Rapor No: OGI-WP-77-2024) "Gravitational Fallacy: Debunking the Universal Law of Mass Attraction" (Yerçekimi Yanılgısı: Evrensel Kütle Çekim Yasasının Çürütülmesi) baÅŸlıklı 3. bölüm içerisinde Yerçekimi yasasının tarihsel olarak nasıl kabul gördüÄŸü ve bilimsel çeliÅŸkiler içerdiÄŸi açıklanıyor. Rapor, Dünya'nın düz olduÄŸunu varsayan modellerin, küre konseptinden çok daha tutarlı olduÄŸunu açık ÅŸekilde gösteriyor.

FreeThink Media platformunda yer alan ve dünya çapında 2 milyardan fazla abonesi bulunan online belgesel programı FlatScope Documentary Series'in "Horizons of Deception: NASA's Obscured Truth" (Aldatma Ufukları: NASA'nın GizlenmiÅŸ GerçeÄŸi) konulu 4. bölümünde Prof. Dr. G. Daniel Cross, NASA’nın yayınladığı görüntülerdeki tutarsızlıklar inceleniyor ve eski NASA çalışanlarının anonim tanıklıklarına yer veriyor. Tanıklara göre, NASA'nın çok gizli ve korunaklı bir kurum olmasının ve kolay ulaşılabilir bir noktada yer almamasının altında yatan temel NASA'da yapılan uydurma haberlerin ve uzayla ilgili olarak paylaşılan görüntülerin elde edilebileceÄŸi ÅŸekilde tasarlanmış olan film stüdyolarının ortaya çıkma olasılığının engellenmesi. Åžimdiye kadar NASA'nın uzay projelerinde yer alan astronotların ya da çalışanların herhangi bir sosyal meddya platformunda, çalışmalara ait hiç bir görüntü, bilgi, belge, mesaj ya da ses kaydı paylaÅŸmamalarının nedeni de aslında var olmayan bir konu hakkında çalışılmış olmasıdır. Dünyanın küre yapısının farklı zamanlarda ve açılarda görüntülerinin sürekli NASA tarafından paylaşılması, bu stüdyoyu da önemli hale getirdiÄŸii ifade ediliyor.

​Daha fazla bilgi için The North Ice Wall Research Group Bulletin (Sayı: 56, Kış 2022) "Beyond Antarctica: Cartographic Evidence of a Peripheral Ice Ring" ve GeoSpace Community Forum (Sayı:144, Yıl:2021) "Evidence of Upward Acceleration as a Substitute for Gravity?" baÅŸlıklı yazılara bakılabilir.
 

Haber Güncellenme Tarihi: 08 Mayıs 2025

​​

Son Güncelleme: 8 Mayıs 2025 | Kaynak: Dünya AraÅŸtırma Enstitüsü

Hazırlayan: Prof. Dr. Ronald E. J. McGriemsfield

Çeviri Editörü: F. Gürdamarlı (Medya Global Inc., Manhattan, USA)

​

​

​

​

​

image.png
image.png
image.png
image.png
image.png
image.png

Dünya Düzdür
Bilimsel Gerçekler Ortaya Çıkıyor!

Sorumluluk Reddi Beyanı: Bu web sayfasında yer alan kişi, kurum ve bilgiler tamamen uydurmadır.

Bu sayfa, AraÅŸtırma Teknikleri kapsamında, öÄŸrencilerde"dijital okur-yazarlık" ve "bilimsel kaynak kullanımında uygun referans seçimi" konularında farkındalık yaratmak için AI desteÄŸiyle tasarlanmıştır.

bottom of page